ÜYE GİRİŞİ ÜYE OLMAK İÇİN ALTTAKİ LİNK İ TIKLA

ALTINYAYLA

BURUDUR İLİ ALTINYAYLA İLÇESİ
ALTINYAYLA İLÇE TANITIM
altınyayla
burdur altınyayla
altınyayla burdur
Çörten Köyü
 ALTINYAYLA İLÇE KÜLTÜR
Ulaşılabilen bilgiler ışığında İlçemizin M.Ö. 3. bin yılda Anadolu’da hüküm sürmüş bulunan Luvi’lerden itibaren yerleşim alanı olarak kullanıldığı bilinmektedir.
İlçedeki bazı yer adlarının Luvi dilinde kullanılan ve hala bölge insanı tarafından kullanılması bu anlamda toponomik (yer adları bilimi) ve kültürel bağlantıyı desteklemektedir.Kerkeli:yüksek doruk gibi.Luvilerden sonra bölgede Likya egemenliği devam etmiştir.İlçemiz sınırları içerisinde bulunan ve Likya ülkesinin önemli kentlerinden olan Balbura antik kentindeki kalıntılar bu bölgenin önemli yerleşim alanlarından olduğunun göstergesidir.Yine ilçemiz sınırları içerisinde farklı alanlarda antik dönem eserlerine rastlamak mümkündür.Ören,Asar,Asarcık,Öreneğrek, Dibektaş gibi yer isimleri bu gerçekliği önemli oranda desteklemektedir.Yine erken Roma ve Bizans dönemine ait kalıntılar mevcuttur. İlk çağlarda Antalya körfezinin batısı ile Dalaman Çayı’nın doğusu arasında kalan bölgeye Likya denilmekteydi. Önceleri bölgede Likyalılar egemen olmuşlarken daha sonraları sırasıyla Persler, Büyük İskender İmparatorluğu, Mısır’da kurulan
Ptomelar ve Roma egemenliğine girdi. Likya tarihsel coğrafyasının kuzeybatı ucunda yer alan Cybria, Bubon Balbura ve Oinoanda güç birliği hareketi, başkenti Patara olan Likya bölgesinin içerisinde tetrapolislik olarak yönetilmiştir. Patara antik kenti içerisinde bulunan “Yol kılavuz Anıtı” üzerindeki Tlos, Oinoanda Balbura’dan gelip Trimili üzerinden Cibrya’ya ifadesi’ndeki Trimili yerleşim alanı bugün yaşadığımız Dirmil’dir Kaldı ki Cybria, Bubon,
 Balbura üçgeni arasında kalan bu bölgenin, antik çağa ait kalıntıları ilçenin doğusunda ve Üç Meşe mevkiinin kuzeyindeki yerli halkın “Gavur Beşiği” dediği alan, Dirmil’in çok eskiden itibaren yerleşmeye açık olduğunu göstermektedir.Gavur Beşiği antik alanı için şu yaklaşımlar mümkündür:Büyük bir kısmı höyüksel bir alan içinde olan yerleşmenin, çevredeki antik alanlardan teknik olarak hiçbir farkı yoktur. Kullanılan teknoloji ve sanat anlayışı diğer komşu antik kentlerle örtüşmektedir. Hatta kentin büyük
bir kısmının toprak altında olması, buranın çok daha eski dönemlere ait olduğu konusunda önemli bir ipucu oluşturabilecektir. Antik kentin kurulduğu alanın Cybira-Bubon- Balbura’ya bağlanan yol güzergahı üzerinde olması da dikkat çekicidir. Yine kentin Dirmil Ovası’nın yukarı ve başlangıç kısmında oluşu ilk çağ şehir yerleşmelerindeki su kaynaklarına yakınlık, jeopolitik hakim tepe, tarım alanlarını işgalden uzak olma ve savunma güvenliği ilkelerine tam uygunluk göstermektedir. Bu noktada “Gavur Beşiği” antik alanının, Cybria-Bubon-Balbura arasında ve bu üç kenti birbirine bağlayan bir köprü, bir ara olarak kabul etmek imkân dahilindedir. Yine ilçe merkezinin kuzeyinde Koca Çayır bölgesinde az da olsa pişirilmiş topraktan yapılmış kırık kalıntıların varlığından şu sonucu çıkarmak mümkün görülmektedir. Oyuk Dağı’nın erozyon havzasında bulunan, anılan bölgenin daha geniş ve kapsamlı bir antik alan olduğu ve buranın Oyuk Dağı Evrencik deresinde oluşan erozyon sonrasında alüvyal birikimlerle örtülmüş olabileceği kanaatini uyandırmaktadır.
Yine Durasılar bölgesindeki dibek taşının kullanım alanına bakıldığında buraya yakın antik yerleşmelerin varlığına yardımcı olacak niteliktedir. Bahsi geçen “Dibek Taşı” yaklaşık 50x50 cm boyutunda ve daha çok katı yiyeceklerin öğütülmesinde kullanılan antik bir yaklaşım içermektedir. Erken Roma dönemi açısından Patara vilayetinin içinde Trimili adlı önemli kayıtların varlığı da dikkatlerden kaçmaması gereken önemli bulgulardan birisidir.Anadolu’da Likya bölgesel egemenliğinden sonra kurulan Roma hakimiyeti Kavimler Göçünden sonra yerini Bizans egemenliğine bırakmıştır.Erken Osmanlı döneminde bölgede Hamitoğullarının Gölhisar beyi Mehmet ve Yunus bey hakimiyet kurmuşlardır.. 13 ve 14.yy’ larda özellikle Aydın Eyaleti’nden çok sayıda konar göçer değişik sebeplerle ilçemize göç etmişlerdir. 18.yy’da Aydın Vilayeti’nden ilçemize göç eden ve ilçemizdeki
bir çok sülalenin atası durumundaki Şeyh Mehmet Emin Aydıni(İbiş Efendi) uzun yıllar ilçemizde yaşamış ve zaman zaman gittiği Seydişehir’de vefat etmiş, Akyurt mezarlığında medfundur.Göç eden bu gruplar bu gün ilçemizin demografik yapısının şekillenmesinde önemli paya sahip olan ve yaşayan sülalelerdir. İbiş Efendiler,Kulalar Mollaveliler(Devletlioğulları),Ayanlar(Gökçeoğulları),Mustanlar,İbiller,Sarıhaliller Dirmil’in en eski sülalelerinden bazılarıdır.Anadolu’nun yurt edinilmesinden sonra Oğuz Türklerinin bir çok kolu bu bölgeye yerleşmişlerdir.İlçemizdeki yer adları (Kayıcık Pınarı, Horzum Çukuru,Yazır Alanı,Beyalanı,Banaz,Zabur Alanı,)Türkmen boylarının bu bölgede uzun zamandır yerleştiklerinin göstergesidir. İlçemiz Batı Torosların geçit vermez dağlarıyla ve yüksek platolarıyla kaplı olduğundandır ki uzun yıllar konar-göçerlerin yurdu olagelmiştir.
Bu durum aynı zamanda göçer sürüleri vasıtasıyla endemik bir çok bitkinin ilçemize taşınmasında da etkili olmuştur.İlçemizin bir çok bölgesinde Yörük mezarlarının bulunuşu(Akçataş,Beyalanı,Arap Mezarlığı gibi.) bu iddiamızı doğrulamaktadır.19 ve 20. yüzyılın ilk yarısında uygulanan ‘kayı sığırcılığı’ bu konar göçer anlayışın bir tezahürüdür. Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde özellikle tımar sisteminin bozulması ve ortadan kalkmasından sonra; ilçemizde ilk muhtarlık 1839 yılında kurulmuş ve ilk muhtar olarak Hacı Mustafa Efendi seçilmiştir. 1876 yılında Tefenni kazasının kurulmasından sonra bu kazaya bağlı olarak idare edilmiştir. Dirmil; Konya Vilayeti Burdur Sancağı Tefenni Kadılığı Armutlu Nahiyesine bağlı bir karye(köy) olarak yönetilmiştir Bu dönemde dışarıdan çok sayıda göç hareketi yaşanmıştır.Kazaklar ,Kazakistan’dan;Göçerler Korkuteli Göçerler köyünden;Tekeller,Korkuteli Tekekozağacı köyünden;Kavçarlar ve Yeniömerler,
Fethiye Eldirek köyünden;Göverler Fethiye Doğanlar köyünden,Çepeller,Fethiye Ahatlı köyünden;Nalbantlar,Denizli Tavas’tan ve Hacı Abdullahlar,Fethiye Karaçulha’dan ilçemize yerleşen bazı sülalelerdir.19.yüzyılın ikinci yarısı İbiş Efendiler ile Hacıömerler sülalelerinin hakimiyet mücadelesiyle geçmiştir.19. yüzyıl ortasında Dirmil’deki hane sayısı 154 olarak kayıtlara geçmiştir.H.Kuzucu Dirmil ss 60-64 İlçemiz özellikle tarım ve hayvancılık tabanlı çok sayıda meslek erbabının yetiştiği;marangoz, değirmencilik,demircilik,bakır işlemeciliği,dokuma gibi geçim kaynaklarının egemen olduğu bir tarım ve ticaret yerleşimi olarak öne çıkmıştır. Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde ayanlık sisteminin çok hızlı gelişmesiyle birlikte bölgede de önemli ölçüde ayanlık sistemi gelişmiş ve büyük toprak sahibi yeni zümreler ortaya çıkmıştır. Öyle ki şu anda Dirmil Köprüsü olarak adlandırılan yerden Arpaderesi’ne; Maşta köyü Esiri ovasına,Fethiye Çobanisa köyü Karabayır mevkiine kadar geniş alanlarda hakimiyet kurulmuştur. Bu ayanların etkinliği 1950 yıllarına kadar devam etmiştir. 1319(1901) - 1321(1903) tarihli, Maarif-i Umumiye Salnamelerinde
 Konya vilayeti, Burdur sancağı, Tefenni kazası, Dirmil karyesindeki (köyündeki), üç adet medreseye ait özet bilgiler şu şekildedir: Sait Efendi tarafından yaptırılan, Süleyman Efendi’nin müderrislik yaptığı, medrese bugün Hacı Muhittin Öztürk ve oğlu Hacı Sait Öztürk’ün evleri arasında yapılmıştır. Medresenin 15 öğrencisi olmuştur. Ancak bugün medresenin kalıntılarına ait hiçbir bulgu yoktur. Müderris Süleyman Efendi tahminimizce 1326 (1910) yılında vefat etmiştir. Evlatlarından hayatta olan da yoktur. Süleyman Efendi oğlu Niyazi Öztürk çok uzun süreler Yemen’de savaşa katılarak geriye dönmüştür. Bu sülaleden bir kişinin Rodos Adası’na eğitim görmeye gittiği ve orada kaldığı; buradaki sülalenin üyelerinin kişi adlarının aynı şekilde Rodos’ta da mevcut olduğu; Hacı Muhittin Öztürk’ün teknik konularda son derece başarılı bir kişi olduğu, sülalenin şu anda yaşayan üçüncü kuşak fertleri tarafından ifade edilmektedir. İkinci medrese,
köy ahalisi tarafından bugünkü çarşıya yakın bir bölgede yaptırılan İbil Osman oğlu Nasuh Efendi’ye ait olan 10 öğrencisi bulunan medresedir. Müderris İbil Osman oğlu Nasuh Efendi 1947 yılında vefat etmiştir Üçüncü medrese, Kızılyaka köyünde yine köy halkı tarafından yaptırılan Halim Efendi medresesidir. Medrese bugünkü Kızılyaka Eski Camii’ne yakın bir alanda yapılmıştır. 25 öğrencisi olan medresenin şu anda hiçbir kalıntısı yoktur.Bununla birlikte Kızılyaka yolu üzerinde Dershane yanı ve Hamam Önü mevkiinde medrese olarak bilinen mevkide de medreselerin olabileceği tahmin edilmektedir. 1. Dünya savaşı’nda bölgede herhangi bir işgal olayı olmamıştır. Ancak 1911-1922 arasındaki savaş yıllarında birçok insanımız, bütün Türkiye’de olduğu gibi ya şehit olmuş ya da gazi olarak geriye dönmüştür.O kadar ki Çanakkale savaşlarında veya Yemen’de her sülaleden ortalama en az bir kişi savaşmış çoğu da geriye dönememiştir.Hatta o yıllarda cenazeleri bile kadınların defnettikleri ifade edilmektedir.İlçemizdeki şehit ve gazilerimizin anısına
 Dirmil Hacıyaran Mevkiinde Dirmil Hacıyaran Şehitler ve Gaziler Anıtı; ilçemizden Emin Göçer çocukları tarafından yaptırılmış ve 10.08.2009 tarihinde açılmıştır. 1914’te Muhtar Sarıhalil zade Hacı Mustafa ‘nın öldürülmesinden sonra onun eşi Ümmügülsüm Erkan uzun yıllar muhtarlık yapmıştır. İstiklal savaşında yayınlanan Tekalif-Milliye emirleri gereğince toplanan malzemeler Göçer İsmail Ağanın develeriyle Burdur'a akadar taşınmıştır.Böylece Dirmil halkı İstiklal savaşına her anlamda destek vermiştir.Dirmil’deki az sayıdaki gayri müslimler mübadele yasasından sonra Dirmil’i terk etmişlerdir. 1930 ve 1940’lı yıllar yoksulluğun had safhada olduğu bir dönemdir. Uzun bir savaştan çıkmış olan toplum, kısa sürede kendisini toparlayıp tekrar üretime hemen geçememiştir. Yıllardır ekilemeyen topraklar, el sanatları, küçük atölyelerin hemen faaliyete başlaması uzun zaman almıştır. İnsanların çoğu karın tokluğuna da olsa büyük toprak sahiplerinin kapısında çalışmak zorunda kalmışlardır. 1950’den sonra en önemli olaylardan birisi
 “Çiftçiye Toprak Kazandırma Kanunu” çerçevesinde Ali Çavuş “Eryavuz”un muhtarlığı döneminde yaylada Yalınova-Çeşmeönü arasının bütün köylüye tarla olarak dağıtılmasıdır.1950’den sonra tarımda makineleşmenin artması ve arazilerin küçük parçalara ayrılmasına bağlı olarak 1960’lı yıllardan sonra yurtdışına işçi göçü yaşanmıştır.Benzer durum 1980’li yıllardan sonra sahile sebzecilik ve inşaat malzemesi ticareti için gerçekleşmiştir.Yine aynı dönemlerde farklı nedenlere bağlı olarak Dirmil’den dışarı giden sülaleler olmuştur.Karaoğlanlar,Toslar,Deli Ahmetler gibi. Dirmil’de 1955’ten İtibaren belediye kurulmuş ve ilk Belediye Başkanı da Kazaklardan daha önceleri köy katipliği ve merkez camii imamlığı yapan Kamil Şentürk olmuştur.Batı Akdeniz’in bu şirin kasabası 1990 yılında hiç de alışamadığı bir isimle Altınyayla olarak ilçe olmuştur.
ALTINYAYLA İLÇE COĞRAFYA
 İlçemiz, Burdur ilinin güneybatısındadır. İl merkezine uzaklığı 125 km’dir.Gölhisar, (Pırnaz, İbecik Kasabası, Asmalı,Evciler,Karapınar ve Hisaradı köyleri) Çavdır (Kozağacı ve Bayındır Kasabaları ve Kızıllar köyü) ve Muğla- Fethiye (Çobanisa, Karaçulha Kasabası, Çamköy Kasabası,Gökben,Eldirek, Yayla Patlangıç Mah.,Ören ve Paşalı köyleri) ilçeleriyle komşudur.İlçe merkezinin rakımı 1250 m’dir. İlçe Fethiye-Denizli karayolu üzerindedir. Yüzey Şekilleri Dirmil yüzey şekilleri açısından karmaşık bir özellik göstermektedir.Doğu-batı yönünde uzanan yüzey şekilleri,Batı Toroslar kıvrım dağ sistemi içerisinde yer almaktadır. Koçaş, Oyuk,Kerkeli ve Boncuk dağları (2418 m) Erbeleni ve Kızlarsivrisi önemli yükseltilerdir. Boncuk Dağı Güney batıda Maşta ve Pırnaz köylerinin arasında kalan Boncuk Dağı ilçemizin en yüksek dağı olup yaklaşık 1600 metrelerden itibaren doğal bitki örtüsü üst sınırına ulaştığından yüksek kesimlerde bitki örtüsü mevcut değildir.
Bu alanda özellikle yükseklik ve bakının da etkisiyle çok miktarda kar yağışı görüldüğünden;fiziksel çözülme oldukça fazladır.Eğim son derece yüksek olduğu için dağa tırmanmak oldukça zordur.Ulaşım Orman teşkilatına ait şose yol ve belli geçit alanlarından sağlanabilmektedir.Boncuk Dağının kuzey kesimlerinde meşe ve ardıç ormanları görülürken güney alanlarında daha çok karışık bir orman örtüsü mevcuttur. Kerkeli-Çırkıcak Dağı İlçemizin önemli yükseltilerindendir.Kuzey ve batı yamaçlarında daha çok iğne yapraklı karışık ormanlar mevcuttur.Özellikle Esenli ve Payamlı güneyinde sedir ormanları yaygınlık gösterir.Kerkeli-Çırkıcak Dağı’nın güney yamaçları bitki örtüsü açısından zengin olup geniş düzlükleri içinde barındırmaktadır.Bu dağ grubuna bitki örtüsü açısından oldukça otsu bitkilerin egemen olduğu ve fiziksel erimenin yoğun olduğu 
Çağlan Dağı’nı eklemek gerekecektir..Bu dağdan itibaren morfolojik yapı güneye doğru dalgalanmakta ve parçalı plato görünümü kazanmaktadır.Bu durum sarp arazilerin hüküm sürdüğü Karanlıkiçi Kanyonu’na kadar bu şekilde devam etmektedir. Oyuk Dağı Dirmil ovasından itibaren dağınık haldeki yükseltileri toplayarak aniden yükselen Oyuk Dağı; arazi çeşitliliği açısından farklılık göstermektedir.Güney yamaçlarında eğim oranı az iken özellikle batı yamaçları Konyalıardı ve Dığankara yükseltileriyle sarp ve geçit vermez bir özellik kazanır.Oyuk Dağı belli aralıklardaki hörgüç yükseltilerle Koçaş Dağı’na kadar uzanmaktadır. Koçaş Dağı Dirmil,Gölhisar ve Çavdır ilçelerinin ortak kullanımında olan Koçaş Dağı bölgenin en yüksek dağıdır.Her yönü ormanlıktır. Çok geniş bir alana hakim yüksekliktedir. Galamacık Dağı Etrafındaki küçük
yükseltileri hem toplayıp hem de dağıtan bir yapıya sahiptir.Antropojen bozkırların en yaygın olarak görüldüğü alanlardan birisidir.Bu dağdan itibaren kuzey ve doğuya doğru yükselti düşmektedir.Burada geniş platolar ve bitki örtüsünün tek çeşide indiği daha çok ardıç ormanları ile çalılıklardan oluşan bir görünüm vardır.Dalgalı halde kuzeye doğru Kapılıgeçit Dağına; güneydoğu yönünde ise Erbeleni Dağı’na uzanmaktadır. Erbeleni İlçenin en doğusunda karmaşık bir yapıya sahiptir.yer yer karstik çukurların görüldüğü bitki örtüsü olarak yer yer ardıç kümelerine rastlanır. Çobanisa ovasından,Göçükten ve Kadıra’dan toplanan yükseltiler Erbeleni’nde zirveye ulaşmaktadır Kızlarsivrisi Yörenin en dik ve yüksek dağlarındandır.bitki örtüsü ardıç ormanları özelliğindedir.
 PLATOLAR Dirmil, platolar bakımından oldukça zengindir.Özellikle kuzey doğu bölgesi geniş platoların olduğu bir yapıdadır.Teşnek kabarığından itibaren; Sığırkulağı, Fatmapınarı, Çukuryurt, Dedetaş,Kadıpınarı, Marmarlı, Kırkpınar önemli platolardır.Kırkpınar platosu Kırkpınar çayının oluşturduğu mendereslerle parçalanmıştır. Ayrıca Yüğürler, Yalınova,Yazıralanı,Hamzaballar,Çıvgın, Çeşmönü, Beyalanı bu bölgedeki önemli platolardır.Bu platoların bir çoğunda tarımsal faaliyetler yapıldığı gibi mera olarak ta kullanılmaktadır.İlçenin kuzeybatısında Yediahırlı, Dirmilcik, Sarıpınar,Elmacık özü gibi platolar mevcuttur. Güneyde ise Avdan, Akpınar,Çaymaar,Esiri ve Kumlu gibi platolar sayılabilir. Dirmil'den çıkıldığında kuzey doğu istikametinde zaman zaman yayla evleri kurulur. Ancak bu yayla evleri geçicidir. Daha yukarıda Kirazlı Yaylası vardır. Suyu oldukça soğuktur. Bundan yukarıda Banaz Yaylası, Teşnek Yaylası, Sığır Kulağı Yaylası, Fatma Pınarından hemen öncedir. Yayla içerisinde 20 kadar kaynak suyu mevcuttur. Fatma Pınarı yaylasından sonra Çukuryurt Yaylası gelir. Çukuryurt Yaylasının devamında Dedetaş Yaylası vardır. Bölgenin ikinci büyük yaylası Kırkpınar Yaylasıdır. Akçataş Dağının eteklerindeki geniş düzlük alanı kapsar. Büyük bir taşın dibinden kaynak fışkırır. Suyu bol ve soğuktur. Bu su Kozağacı barajına geniş çayırlık alanları suladıktan sonra menderesler yaparak
Çatma Boğazını geçerek ulaşır. Bu düzlükte çeşitli tarihi kalıntıların oluşu, bu yaylanın çok eskilerden beri bir mesire yeri olduğu hakkında ipucu vermektedir. Yukarıda sayılan yaylalar Mayıs-Ağustos döneminde çıkılan yaylalardır. Örüm bozulduktan sonra (Hayvanların otlatılması serbest) göçülen yaylalar ise şunlardır: Eminepınarı, Amzaballar, Çıvgın, Yazıralanı, Abdalpınarı, Çeşmeönü, Gökmehmet Yurdu, Beyalanı, Topaneğrek, Kutlupınar gibi yerler Örümbozuğu sonrası göçülen yaylalardır. Çıkrıcak Dağı bölgesinde ise şu yaylalar vardır; Maşat alanı, Payamlı, Ömeralanı, Kerkeli, Derbent, Büyükkumlu, Ortakumlu, Küçükkumlu, Ballık yolu üzerinde Akpınar Yaylası, Kızılağaç ve Çörten Yaylası mevcuttur. Koçaş Dağı bölgesinde, Ekiz Yaylası, Karamıklıçukur Yaylası, Kozlu Yaylası, Yediahırlı ve Söğütlü Yaylaları ile Koçaş Dağının Kırkpınar yönünde Akçataş Yaylaları önemli yaylalardır.
 AKARSULARI
 Dirmil bölgede akarsu zenginliği açısından dikkat çekmektedir. İlçe sınırları içerisinde dört ayrı su toplama havzası vardır. Dalaman Çayı Dirmil havzası,Boncuk Dağı,Çaypınar,Çırkıcak,Belbaşı,Oyuk Dağı, Koçaş, Çal ve Çörten Dağlarındaki suları toplayıp Dalaman Çayı’nın yukarı çığırını oluşturur. Karanlıkdere havzası Maşta dağlarının havzasıdır. Bu havza Eşen Çayı’nın Dirmil yaylalarından, Söğüt, ve Seki bölgesi sularıyla Karanlıkiçi Kanyonu’nda Çay Döğüştüğü’nde buluşarak Eşen Çayı’nı oluşturmaktadırlar. Eşen Çayı havzası;Kerkeli,Esenli,Belbaşı Galamacık, Karadağ, Erbeleni ve Kızlarsivrisi alanlarının sularını toplayarak Eşen Çayı yukarı çığırını oluşturmaktadır. Dalaman Çayı Kırkpınar havzası ise Yedikardeşler,Yaylacık,Yüğürler, Öreneğrek bölgesinin sularını toplayıp Dalaman Çayı Kırkpınar Yukarı çığırını oluşturmaktadır.
Dirmil akarsuları farklı su yollarından akarak hem Akdeniz’e hem de Ege Denizi’ne ulaşmaktadır.Akarsuların rejimleri iklime bağlı olarak düzensizdir.Debileri ise Karanlıkdere havzası dışında çok yüksek değildir. Bazı akarsular karstik özellikte olup yazın kurumaktadırlar.Dirmil kaynak suları bakımından bölgenin en zengin kaynaklarına sahiptir.Etrafta Dirmil’in soğuk suları olarak bilinmektedir.Bu durumun en büyük yansıması ilçe merkezindeki Esmerpınarı’nda yaz mevsiminde su doldurmak için sıraya girmiş yerli ve yabancı insanlar gösterilebilir. Dirmil ovası, bir dağ eteği ovası görünümünde karstik ve alüvyal özellikler içeren bir yapıdadır.Ancak ilçe sınırları içerisindeki bir çok küçük ova genel olarak karstik özellikler taşımaktadırlar.Dirmil ovası mevcut potansiyel nüfusa yetecek kadar verimli olmasına rağmen,arazi nüfus artışına bağlı olarak küçük parçalara ayrıldığından çiftçi için bir gelir kaynağı olmaktan uzaklaşmaktadır.Ancak Dirmilcik ovası,Kadıra ovası ve yayladaki Dirmil Geni önemli tarım alanlarıdır.
 ALTINYAYLA İLÇE BİTKİ ÖRTÜSÜ
BİTKİ ÖRTÜSÜ
 Dağlardaki yükselti ve bakı farklılıklarından dolayı bitki örtüsü de çok çeşitlilik göstermektedir. Özellikle Maşta yöresi gür bir bitki örtüsü ile kaplıdır.Burada tüm iğne yapraklı ormanların yoğun olduğu, orman altı bitki örtüsünün de zengin olduğunu belirtmek gerekir. Maşta ormanları içerisinde Toros Sediri geniş bir alanda yetişmektedir.Yine bölgede sarı çam,karaçam, ardıç ,meşe gibi topluluklar yaygındır. Kerkeli dağı’nın kuzey yamaçlarında sedir, meşe ardıç ve çam ormanları mevcuttur İlçenin kuzey ve doğu bölgelerinde ise orman örtüsünün zenginliği ve çeşitliliği zayıflamaktadır.Çal,Yediarlı,Söğütlü ve Koçaş bölgesinde yer yer sedir, ardıç çam ve meşe ormanlarına rastlanılır.Doğu bölgesi ise bitki örtüsü açısından biraz fakirdir.Kadıra yamaçlarında pıynar,ılgın gibi çalısı bitkiler yanında çam ormanları da mevcuttur.Dirmil yaylası antropojen
bozkırların ve yer yer alpin çayırların görüldüğü bir özelliktedir.Burada Akçataş boğazı dışında bitki örtüsü ardıç ve otsu bitkilerden oluşmaktadır.Akçataş Boğazı dar alanında çam ormanları farklılık gösterir. Dirmil dağları yüzlerce çeşit otsu bitkiyi barındıran bir özelliktedir. Belki botanik biliminin keşfini bekleyen onlarca tür vardır.Bölgenin üniversite botanik bölümlerine uzaklığı ve bizim bu konudaki yavaş tutumlarımız bu bitkilerin bilim literatürüne girmesini geciktirmektedir.Orman Bakanlığı tarafından Tabiat Anıtı olarak tescil edilmiş üç adet anıt ağaç mevcuttur.Bunlar Dirmil Merkezde Kocapınar Toros Sediri,Kurudere Çatal Sedir ve Maşta Bel mah Ağıllıpınar Sediri’dir.Ayrıca Kültür veTabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu’nun tescil ederek koruma altına aldığı değişik türdeki kültür varlıkları da mevcuttur.
ALTINYAYLA İLÇE NÜFUS
 NÜFUS VE YERLEŞME
 Tarihi kaynaklar Dirmil’in çok eskiden itibaren yerleşime açık bir alan olduğunu göstermektedir. Antik dönemde Likya coğrafyası içerisinde Balbura antik kenti önemli bir yer tutmaktadır.İlçemiz sınırları içerisindeki bir çok alandaki antik döneme ait kalıntılar ve Türklerin Anadolu’ya göçünden sonraki yerleşim yeri isimleri bu ilçenin uzun bir dönemden itibaren yerleşime açık olduğunu göstermektedir.Osmanlı dönemi 19. yy ilk yarısında 750-800 civarında olan nüfus; 20 yy ortalarında hızlı bir artış göstermiştir. Bu süre içerisinde
dışardan göç almış ve dışarıya göç de vermiştir.1950 li yıllarda içeriye ve dışarıya göç hareketleri yaşanmıştır.Bazı aileler tamamen dışarıya gitmişler, bazı aileler de dışarıdan yerleşmişlerdir.Bu hareketlilik halen devam etmektedir.2010 yılı verilerine göre 850 hane Dirmil dışında yerleşmiş durumdadır.Yine nüfus hareketleri içerisinde son zamanlarda sayıları hızla artmakta olan yaz turizmine bağlı göçler yaşanmaktadır.Çevre illerden sadece yaz mevsiminde gelip 4-5 ay kadar Dirmil’de kalan yazlıkçıları da belirtmek gerekir.Bölgenin şartları gereği ilçemizde toplu yerleşim sistemi yaygındır.Ancak Maşta köyünde dağınık yerleşim daha yaygındır.Köyaltı yerleşmelerine nadiren rastlanmaktadır.
ALTINYAYLA İLÇE EKONOMİ
 EKONOMİ
Tarım ve hayvancılık eksenli olan ekonomi son yıllarda çeşitliliğini artırmaktadır.20 yy yarısından itibaren üretilen Dirmil Kireci bölge ekonomisinin iskeletini oluşturmaktadır.Şu anda aktif olan 20’ye yakın işletmede yaklaşık olarak aylık 4000-5000 ton kireç üretilmektedir.Bu üretimin Dirmil ekonomisindeki payı son derece fazladır.15 yıldır faaliyet gösteren kireç fabrikası ise ikinci büyük üretim kaynağıdır. Son zamanlarda gelişme gösteren süt sığırcılığı, mantarcılık ve sera faaliyetleri ekonomimizin yeni çeşitleridir. Tarımsal ekonomi; ancak iç ihtiyaçların karşılanmasına yetmektedir. Hatta bu konuda dışarıdan ürün ithalatı yapılmak zorundadır. Küçükbaş hayvancılık uzun yılların bir uğraşısı olmasına rağmen her geçen gün küçükbaş hayvan sayısı azalmaktadır.
ALTINYAYLA İLÇE TURİZM
 TURİZM
 İlçemiz turizm kentleri Antalya ve Fethiye’ye yakın olmasından dolayı iyi bir turizm potansiyeline sahiptir.Özellikle yaz mevsiminde soğuk suları,serinliği ve temiz havası dikkate değerdir.Karanlıkiçi kanyonu dağ turizmi ve rafting için, Boncuk dağı dik tırmanışlar açısından son derece önemlidir.Gelecek zamanlarda Balbura antik kentinin turizme kazandırılmasıyla bu bölge bir çok farklı imkanlar sunan bir coğrafya haline gelecektir. Her yıl temmuz ayında yapılan geleneksel yağlı pehlivan güreşleri de ilçemiz turizmi açısından önemlidir.Kırkpınar güreşlerinin takip eden haftasında yapılan Dirmil güreşleri 24 yıldır geleneksel halde yapılmaktadır. Kazı çalışmalarının önümüzdeki yıllarda başlanacağı Balbura antik kenti ilçemiz sınırlarında olup Likya dönemine ait eserleri barındırmaktadır. Uzun alan araştırmaları sonucunda tespit edilen ve 1900-2000 yılları arasında vatanları için şehit düşmüş veya gazi olmuş atalarımızın anısına Dirmil-Hacıyaran mevkiinde Göçer ailesinin katkılarıyla yaptırılan Dirmil Şehitler ve Gaziler anıtı görülmeye değer eserlerimizdendir.Bu anıt bazı özellikleri itibariyle Türkiye'de bir ilk olma niteliği taşımaktadır. Maşta köyü Bel Mahallesi’nde bulunan Ağillıbeli Sediri(Atasedir) kayıt altına alınmış ve 48 m boyunda anıt ağaçlardandır.İlçe merkezindeki çınarlar ve su değirmenleri de turizm potansiyeli olan yapılardır. Fethiye-Dirmil-Denizli yolunun geçtiğimiz yıllarda genişletilmesiyle birlikte bölgenin turizm gelirleri daha da artacaktır.
Asmabağ Köyü
 ALTINYAYLA İLÇE ULAŞIM
İlçemiz Burdur’a 130 km, Denizli’ye 130 km, Antalya’ya 158 km, Fethiye’ye 90 km uzaklıkta olup ulaşım ile ilgili her hangi bir sorun yoktur. İlçemizden her gün Burdur, Denizli, Antalya ve Fethiye’ye otobüsler gitmektedir.İlçemizden turizmin merkezleri Antalya-Fethiye gibi alanlara kısa sürede ulaşılabilmektedir.
 ALTINYAYLA İLÇE EKONOMİ
 KİREÇ Altınyayla ilçesinin kuzeyinde Çalca tepesinde kireç yapımına elverişli dağda imal edilmektedir. Hemen hemen ilçenin geçim kaynağının yüzde ellilik kısmı buradan sağlanıyor denilebilir. İlk kireç yapımı 1900’lü yılların başında Merkez Camisinin yapımında kullanılmak üzerinde denemiş ve olumlu sonuçlanmıştır. Bundan sonra ilçede bu iş meslek halini almıştır. Boş bir kireç ocağına taşların doldurulması 5-6 gün sürüyor. Doldurma işleminin de kendince bir usulü var.
Taşlar rasgele değil, belli bir teknikle, alt tarafta kazan haznesi oluşacak şekilde ocağın yukarılarına doğru tek tek diziliyor. Ocağı dolduran işçi sayısına göre, bu süre 3-4 güne inebiliyor. Kireç ocağı doldurulduktan sonra altta bırakılan delikten yakılmaya başlanıyor. Kireç ocağının en üst kısmı kireç tozundan elde edilen harç ile (ısının ocağın içerisinde muhafazası için) kapatılıyor. Pişme işlemi 13-15 gün aralığında sürebiliyor. Ocaklarda eskiden lastik yakılırmış, ancak yasaklandığı için günümüzde artık lastik yakan yok. Genelde yakacak olarak talaş, ağaç kabuğu, tekstil fabrikasından alınan atık kumaş parçaları, prina (zeytinyağı fabrikalarının atığı) kullanılıyor. Pişme işleminin tamamlandığına, ocağın en üstüne bakılarak karar veriliyor. Kireç ocağının üst kısmındaki yaldız gibi parlama görüntüsünün tüm yüzeye yayılması gerekiyor. Pişirme işlemi aynı derecelerde devam etmek zorunda; sıcaklığın biraz düşmesi ya da biraz yükselmesi tüm ocağın taş haline gelmesine neden olabiliyor. Pişirme işleminin sonunda altta bırakılan delik de kapatılarak, bir-iki gün kadar bekletiliyor.
 Sonunda, kireç ocağının alt tarafından başlanarak, örülmüş olan kireç taşları yıkılıyor ve ocak boşaltılmaya başlanıyor. Bir kireç ocağından yaklaşık 250-300 ton arası kireç elde edilebiliyor. Boşaltma işleminin süresi ocağınızdan kireç alan kamyonların sayısıyla orantılı, ama bu işlem de ortalama iş yapan bir kireç ocağı için 3-4 günde tamamlanabiliyor. Böylece bir kireç ocağından, ortalama 20-25 günlük bir süreçte 250-300 ton (yaklaşık 8-10 kamyon) kireç elde edilmiş oluyor. Ocak tamamen boşaltılınca sonraki sefer için hazırlıklar başlıyor. Kireç fabrikasında ise 4 adet ocak mevcut. Bu ocaklar da kapasite olarak diğer kireç ocaklarından yaklaşık 3 kat daha büyük. Derinlikleri 20 metreyi bulan ocakların
 18 metrelik bölümü kireç ocağı olarak iş görüyor. Kireç fabrikasının çalışma prensibi de kireç ocaklarınınkinden farklı: Kireç taşı ocaklara üstten konuluyor. Yakacak olarak sadece ince kömür kullanılıyor. Ocağın üst kısmından belli bir miktar kömür atılıyor, belli bir miktar da kireç taşı atılıyor. Isı üstten veriliyor. Eski usul kireç ocaklarında ise ısı alttan veriliyor. Pişme işlemi tamamlanan kireç taşları alt taraftan boşaltılıyor. Üstten doldurulan ocak, alt taraftan boşaltıldığı için, ocağın kesitini gözünüzün önüne getirdiğinizde; en üstte yeni atılmış ve pişmeye başlayan kireç taşları, onların altında pişmiş kireç taşları, onların da altında ısıdan uzaklaştığı için soğumaya başlamış kireç taşları ve nihayet en altta soğumuş ve artık boşaltılan kireç taşları… Hala kireç imalatının yapıldığı 10-15 kireç ocağı mevcuttur ve faaliyetine devam etmektedir.
 ALTINYAYLA İLÇE HAYVANCILIK
 HAYVANCILIK İlçemizde hayvancılık önemli bir geçim kaynağı olup hayvan varlığımızın içerisinde küçükbaş hayvancılık önemli bir yer tutmaktadır. İlçe kuruluşu olan 1991 yılında hayvan varlığımız büyük ve küçükbaş hayvanlarda tamamen yerli ırktı. Süt üretimi çok azdı ve süt satımı yoktu. Çiftçilerimiz süt satamadıklarından yem ve diğer masraflarını karşılayamıyorlardı. İlçe teşkilatının kurulmasından sonra büyük ve küçükbaş hayvan ırkının ıslahı ve süt veriminin yükseltilmesi için çalışmalar yapılmış olup bunun sonucu küçükbaş hayvanlarda İvesi ve Sakız koçlarının sürülere katımının teşviki ile sürü ıslahının yapımı başlandı. Büyükbaş hayvanlarda ise özellikle süt sığırcılığında ziraat bankası kredisi ve çiftçilerimizin peşin bedelli olarak ithal süt sığırcılığı projesi sayesinde 45 adet işletme kuruldu. Ayrıca Altınyayla Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı kaynaklı SRAP ve Kırsal Kalkınma Projeleri kanalı ile bugüne kadar 188 adet işletme kuruldu. 1991 yılında tamamen yerli ırktan olan büyükbaş hayvanlar 2007 yılı itibariyle şu sonuca ulaşmıştır; % 10 yerli ırk, % 70 saf ırk, % 20’si melez ırktır. İlçemizde çıkan günlük toplam süt miktarı yaz aylarında 7 ton kış aylarında ise 5 ton civarındadır.
 ALTINYAYLA İLÇE TARIM
 TARIM İlçemizin toplam yüzölçümü 287.551 dekardır. İlçe halkının % 50 sinden fazlası tarım işi ile uğraşmaktadır. İlçemizin tarım alanı 32.188 Dekar alanda yapılmaktadır. Bunun 7052 Dekarı sulak, 25.136 Dekarı ise kıraçtır. Sulanabilen arazilerde başta şeker pancarı olmak üzere mısır-silajlık mısır, yonca, buğday, fasulye, patates ekimi, kıraç arazilerde ise genelde hububat olarak arpa, buğday, anason, nohut, kuru soğan, yem bitkileri (korunga, fiğ ve burçak) ekimi ve dikimi yapılmaktadır. İlçemizde yeni ürün olarak 2003 yılında haşhaş ekimine başlanmıştır. 849 dekar alanda yapılan sebzecilikte başlıca yazlık olarak domates, biber, lahana, ıspanak, marul, pırasa, patlıcan, salatalık, bezelye, bakla ve maydanoz yetiştiriciliği yapılmaktadır. 376 dekar alanda meyvecilik yapılmaktadır. Toplu ve dağınık olarak yapılan meyvecilikte en çok elma, armut, ceviz, erik, kiraz, vişne ve badem yetiştirilmektedir. Köylerin tamamı orman içinde veya kenarında bulunduğundan orman ve tarım işçiliği yaygındır. Toprak ve tarım arazisinin kıt olması nedeniyle ilçe merkezi ve köy halkı tarım işçiliği için Aydın, Antalya, Fethiye, Kumluca ve Finike gibi sahil kesimlerine çalışmaya gitmektedir.
Altınyayla Belediyesi
 ALTINYAYLA İLÇE YAYLALARI
 YAYLA TURİZMİ İlçemiz yayla turizmine çok elverişlidir. Yaylalarımızdan Asarcık, Kurcapınar, Teşnek, Fatma Pınarı, Çukuryurt (Dedetaş), Marmalı, Kırkpınar (Asarlık) Kozlupınar, Söğütlü, Avdan, Akpınar görülmeye, dinlenmeye değer yerlerdir. Bu yaylalarımızdan Kırkpınar yerli ve yabancı turistlerin ziyaret ettiği turistik bir yerdir. Ayrıca Ballık Köyümüzde bulunan Karanlıkdere Kanyonu çok güzel sedir, karaçam, kızılçam ağaçları ile bir doğa harikası vadidir. İlçemizde bulunan Balbura Antik Kenti, Altınyayla – Fethiye yolu üzerindedir. İlçe merkezinden 6 km uzaklıktadır. Likyalılara ait bir antik kent olup şimdiye kadar hiç kazı çalışması yapılmamıştır. İlçemiz Kavakpınarı mevkiinde Yapraklı Barajı temiz suyu, balıkları ve doğası ile bir dinlenme yeridir. İlçemizin en güzel turistik ve eğlenme yerlerinden birisi de döner kebabı, mangalı, yanık koyun yoğurtları, güzel yeşil havası ile Gülpınar dinlenme tesisleridir. Her yıl yapılan yağlı güreşlerden elde edilen gelirle yapılan Akdeniz Bölgesinin en büyük camisi görülmeye değerdir. Asarcık ve Asar mevkiinde bulunan tarihi eserler ilçemizin tarihi eserleridir. Oymalı ve işlemeli ahşap yapı evler ilgi çekmektedir. İlçemizde geleneksel olarak düzenlenen Yağlı Pehlivan Güreşleri ilçemiz turizmine canlılık kazandırmaktadır.
 ALTINYAYLA İLÇE ARICILIK
 ARICILIK İlçemizde 11.920 adet fenni arı kovanı ve 100 adet kara kovan mevcut olup yıllık kovan başına 20-30 Kg. bal üretimi elde edilmektedir. Arıcılığın geliştirilmesi amacı ile İlçemiz merkez ve köylerindeki arıcılara SYD. Vakfı kanalıyla 1996 yılında 15 aileye 150 kovan, 1997 yılında 21 aileye 210 arılı kovan, 1998 yılında 10 aileye 150 arılı kovan dağıtımı yapılmıştır. Ayrıca çok sayıda arıcılık kursu açılmıştır. Arıcılık yoğun olarak Ballık köyü ve merkezde yapılmaktadır. 2004 ve 2005 yıllarında İlçemizdeki tüm arıcılar kayıt altına alınarak “Bal Üretici Ruhsatları”, “İşletme Kayıt Defterleri” ile “İşletme Tescil Belgeleri” arıcılara dağıtılmıştır. Tüm arıcıların sisteme kaydı tamamlanmıştır. Arıcılık yapanlara ana arı desteklemesi ve bal desteklemesi İlçe Tarım Müdürlüğümüz tarafından yapılmaktadır.