ÜYE GİRİŞİ ÜYE OLMAK İÇİN ALTTAKİ LİNK İ TIKLA

BURDUR TARİHİ

BURDUR İLİ TARİHİ VE TARİHİ ESERLERİ
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE BURDUR
burdur
türkiye burdur
burdur türkiye

BURDUR İLİ TARİHİ YERLERİ
 Zeminden aleme kadar altı boğum halinde daralarak çıkan kulede dördüncü katta her biri şehrin dört yanına bakan dört büyük saat yerleştirilmiş ve bu mekana şerefe görüntüsü verilmiştir. Saatlerin üzerinde ise dört pencereli ve piramidal çatısı âlem ile nihayetlenen bir oda vardır. Yüksekliği 30 m.dir DENGERE CAMİİ Çavdıra bağlı Bölme Pınar adı ile bilinen Dengere Köyündedir. Selçuklu ve beylikler dönemi ahşap direkli, toprak damlı camilerin Osmanlılar döneminde (XV ve XVI.yy.) yapılmış örneklerindendir. Kitabesi olmadığından kim tarafından ve ne zaman yapıldığı belli değildir. Dengere Camiinin duvarındaki taşlardan birine 1661 tarihi kazınmıştır. Bir gerçek payı olsa gerektir. Camii minaresi ve şadırvanı ile birlikte bir bütün teşkil etmektedir. 
İki kanatlı ahşap kapı oyma-geçme (künde kari) tekniğindedir. Camiinin esas ölçüsü olan düz toprak dal sonradan kısmen kaldırılıp üzerine çatı yapılarak kiremit ile örtülmüştür.1968 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilmiş, tamamen yıkılan batı duvarı yeniden yapılmıştır. DÖRTAYAK TÜRBESİ: Burdur merkez hıdırlık (Hızırilyas) denilen bahçeler arasında yer alır. Tapunun 7 pafta, 124 ada, 63 parselinde kayıtlıdır. Muhtemelen XIV. veya XV. yy.a aittir. Tamamı kesme taştan yapılmış olan türbe altta kare planlı olup kapı eşiğinden yukarısı sekizgendir. Piramit çatılı bir külahla üzeri örtülmüştür. Türbenin köşelerinde kareden sekizgene geçilen köşe pahları büyük üçgen satıhlar halinde olup pahların başladığı hizada doğu ve batı kenarları dikdörtgen iki küçük pencere açılmıştır. 
 Han’ın ilk bakışta dikkati çeken kısmı kitabeli taç kapısıdır. Dikdörtgen şeklindeki taç kapının ortasında istiridye kabuğu şeklinde kemerli esas giriş nişi dış cepheden iki yalancı sütunla desteklemiştir. Sütunların üzerinde geometrik desenlerle bezeli iki rozet motifi ile karşılıklı iki aslan tasviri vardır. Kervansaray avlulu ve kapalı mekân olarak iki kısımdan oluşturulmuştur. Ne yazık ki avlusu yok olmuştur. Basık kemerli kapının üzerinde dört satırlık kitabede yazılar vardır. Kervansarayın mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğüne aittir. Tapunun 60 pafta, 2 parselinde kayıtlıdır. 1993 ve 2000 yıllarında Burdur Müze Müdürlüğü sorumluluğunda Prof.Dr. Rahmi Hüseyin ÜNAL tarafından avlu kısmında kazı çalışmaları yapılmıştır. 
 Hanın beden duvarları dıştan payelerle desteklenmiştir. Tonoz örtü sistemi kesme taşlardan sivri kemerler üzerine yani tonoz kaburgaları üzerine oturtulmuştur. Hanın içinin ışıklandırılması dıştın içeriye genişleyen dikdörtgen pencerelerle sağlanmıştır. Mülkiyeti vakıflara aittir. Antalya-Burdur yolu üzerinde Evdir Han, Kırk göz Han’dan sonra Susuz Han üçüncü, İncir Han da dördüncü konaklama yeridir. Anadolu Selçuklu devri XIII.yy. kervansaraylarındandır. Bucak İlçesi Susuz Köyündendir. Susuzhan kareye yakın dikdörtgen bir plana sahiptir. Beş neflidir. Orta nef yüksekçedir. Ortasında bir kubbe vardır. Hanın göze batan önemli yeri batı tarafındaki cephede tak şeklinde giriş kapısıdır. Kapı katının yan söve kanatları çeşitli geometrik desenlerle boş yer bırakılmaksızın bezenmiştir. Mukarnaslı giriş nişinin üzerinde geometrik oyma süslü iki kabartma rozet motifi vardır. 
Bu nişin iki yanında yalancı sütunlar üzerinde yükselen ve kemer şeridinde yılan tasvirleri bulunan iki küçük niş daha vardır. Bunların alınlığında ise iki ejder başı vardır. Hanın beden duvarları dıştın payelerle desteklenmiştir. Tonoz örtü sistemi kesme taşlardan sivri kemerler üzerine yani tonoz kaburgaları üzerine oturtulmuştur. Hanın içinin ışıklandırılması dıştın içeriye genişleyen dikdörtgen pencerelerle sağlanmıştır. Mülkiyeti vakıflara aittir. Antalya-Burdur yolu üzerinde Evdir Han, Kırk göz Han’dan sonra Susuz Han üçüncü, İncir Han da dördüncü konaklama yeridir. RUM KİLİSESİ İlimiz Merkez Zafer Mahallesinde tapunun 40 pafta, 466 ada, 3 numaralı parselinde kayıtlı bulunan Rum Ortodoks Kilisesinin yapılış tarihi kesinlik kazanmamıştır. 
SAGALASSOS
Ağlasun İlçesini ve Sagalassos antik Kentini görmeye sizleri çekebilecek pek çok neden bulabilirsiniz.

Ağlasun ilçesinin girişinde yemyeşil bir ova sizleri karşılar. Sagalassos’un önündeki bu ovada kiraz, ceviz, organik sebze ve meyveler, özellikle Yeşilbaş beldesindeki alabalık tesisleri, cana yakın ve misafirperver
001
Ağlasun halkına hayran kalırsınız. Ağaçlar arasında yer yer görünen evler iç turizme dönük yayla turizmi kapsamında ağırlığı Antalya’dan gelen yerli turistlerin yaz aylarını geçirdikleri mekanlar olmuştur.
Sagalassos; aşkların, ihtirasların ve imparatorların gözde şehri. Torosların eteklerinde kurulu şehri tekrar tekrar görmek isteyeceksiniz. Bulutların arasındaki şehirde girişte konutlar, aşağıda hamam, aşağı Agora(çarşı), seramik üretim merkezi sizi karşılar.
001
Daha yukarı doğru ilerledikçe sağ tarafta tiyatro, neon kütüphanesi şehrin merkezinde yukarı agora meclis binası kilise sol üst tarafta Heroon sizi içine çeker. Bir anda kendinizi Roma döneminde buluverirsiniz.
001
Yoğun kalabalık bir kült kenti Sagalassos Yukarı Agorada hararetli siyasi konuşmalar, güçlü roma imparatorlarının emirleri senato, ağıdan Macellumdan butiklerden pazaryerinden sesleri duyar gibi olursunuz. Antoninler çeşmesinden su içen ve birbirlerinin gözlerinde kaybolan aşıklar sizlere hoş bir duygu yaşatır.

SAGALASSOS Antik Kenti; Burdur ili, Ağlasun ilçesi, Güneybatı Torosların güneye bakan yamaçları üzerinde 1490-1600 metreler arasında yer alan kentin en önemli özellikleri arasında Romanın beş önemli seramik üretim merkezlerinden biri olması da vardır. Şehir,Romanın en iyi imparatorlarından beşincisi olan İmparator
001
HADRİAN  (M.S. 2. yy.)döneminde ekonomik siyasi ve sosyal anlamda en iyi dönemini yaşamıştır. Şehrin şehir plancılığı açısından sekillenme yöntemi ile imarı ve 1000 yıllık seramik üretim merkezi olma özelliği 2009 yılında UNESCO Dünya Mirası geçici listesine girmesini sağlamıştır.

1989’dan yılında başlayan 1990 senesinde bu yana Prof. Dr. Marc WAELKENS başkanlığında yürütülen, kazılarda pek çok yapı ve eser ortaya çıkarılmıştır. 2007 ve 2008 yılarındaki kazılarda ortaya çıkan ve 5 metre civarında boyu olabileceği tahmin edilen İmparator
001
MARCUS ,AURELİUS , VE İMPARATOR HADRİAN A AİT HEYKELLER,
, gören insanları büyülemeye yetmektedir. Burdur Arkeoloji müzesinde turistlerin ilgisine sunulmuştur. Sagalassos, küçük Asya'da belki de günümüze terk edildiği günden günümüze zarar görmeden en iyi koruna gelmiş antik yerleşimlerden biridir.

Sagalassos antik kentinin yazılı kaynaklardan bilinen tarihi, BÜYÜK İSKENDERr’in M.Ö. 333 yılındaki fethi ile başlar. İskender’in ölümünün ardından kent, kısa bir süre seleflerinin idaresinde kalır. M.Ö. 281 itibariyle, Seleukoslar’ın kontrolü altına girer. M.Ö. 188-133 yılları arasında Attaloslar'ın Bergama Krallığı’nın parçası olur. M.Ö. 129’dan itibaren çeşitli Roma eyaletleri içine dâhil edilen Sagalassos, son olarak M.Ö 39’da Roma’nın Galatya eyaletinin en önemli kenti olur. M.S. 5.–7.yy'larda, ardı ardına gelen depremler ve özellikle Arap saldırıları ile bölgenin nüfus yitirmesine paralel olarak Sagalassos terk edilme sürecine girer.
001
Sagalassostan,sizi sürükleyen şehri tekrar görmeye ve gördüklerinizi dostlarınızla paylaşmaya yönlendiren pek çok nedeniniz olduğunun farkına varak ayrılacaksınız.
Çay kenarındaki düz alanda kurulan Tirkemiş sel baskınlarından ve çevresindeki bataklıklar nedeniyle de sıtmadan etkilenirler. Aşiret reisi aile reislerini de yanına alarak yeni yer aramaya başlarlar. Yine çay kenarında Alan Pazarı mevkiinin yeni yerleşim merkezi olarak uygun olduğuna karar verilir.
01
Aşiret reisi aile reislerini “Sen burada dur!, sen burada dur!” diyerek yerleştirir. “Burada dur” sözü zamanla aşiret halkı arasında “Burdur” olarak telaffuz edilmeye başlanır. Başka bir rivayete göre Burdur’un ilk sakinleri, yerleşmek için yer ararlarken, içlerinden bir heyet, münasip bir yer bulmak için bazı denemelere girişirler.
Ellerine bir ciğer alarak, göl kıyısına bırakırlar ve ikinci gün bakarlar ki, ciğer kokuşmuş. Başka bir ciğeri bugünkü bağ ve bahçelerin bulunduğu yere koyarlar ve bu ciğerde, üç gün sonra kokuşur. Buranın da yaşamaya elverişli olmadığını gören heyet, bu defa ciğeri bugünkü Ulu Cami’nin bulunduğu yere koyarlar. Ciğer burada sekiz günde kokuşur. Bu olay üzerine en sıhhi ve elverişli yerin burası olduğunu anlayarak, “Burada durulur” derler. Bunun üzerine şehrin adı “Burdur” olur .
Kalkolitik Çağ; Neolitik çağdan sonra gelen M.Ö.5400-3000 yılları arasındaki çağdır. Bu çağda taş,kemik ve ağaç aletlerin yanısıra,madenin de kullanılmaya başlanmış olması bu çağın en önemli özelliğidir.
0001
Kuruçay Höyükte bulunan madeni keskiler,ok uçları gibi aletler çağın özelliğini yansıtırlar. Ayrıca Uğurlu Höyük,Kızılkaya Höyük,Karamanlı Çamur Höyük,Tefenni Beyköy Höyükte bu çağı destekleyen malzemeler elde edilmiştir.M.Ö. 3000-2000 yılları arasına tarihlenen
0001
Eski Tunç Çağında,medeniyet daha gelişmiş,taş aletlerin yerini tunçtan yapılan aletler almıştır. Çağın özelliklerini yansıtan bir başka grup da,pişmiş toprak ve mermerden yapılmış keman tipi idollerdir.
01
 İlimizde Yassıgüme Höyük,Burdur Höyük,İncirdere Höyük,Tepecik Höyük gibi yerleşim yerlerinde eski tunç çağı malzemesi yaygın olarak tespit edilmiştir.İlimiz, bugünkü sınırları ile Isparta ve Antalya illerini de içine alan antik PİSİDİA bölgesinde kalmaktadır. Bu bölge Pers döneminin ortalarına kadar karanlıkta kalmış,henüz
01
aydınlatılamamıştır. Bölge, M.Ö. 2000 yıllarında ARZAVA konfederasyonunun siyasi merkezi olmuştur. Bu durum M:Ö. 1000 yılına kadar çeşitli toplumların yerleşmesiyle devam eder.M.Ö. 8.yy’da Pisidia’nın batı bölgesi Friglerin hakimiyetine girmiştir.
0001
 Yarışlı Gölü’ndeki yerleşim yerinde Frig keramiklerinin bulunması bu tezi desteklemektedir. M.Ö. 696-676 Frig devletini yıkan Lidyalıların bölgeye hakim olduğunu görüyoruz.M.Ö. 546 yılında Lidyalıları yenen Persler,bölgeyi ele geçirmişlerdir. M.Ö. 334’te Büyük İskender,Biga Çayı kenarında Persleri mağlup eder ve Anadolu’ya yönelir.
0001
Önce Bodrum,Milet ve Phaselis’i alır. Daha sonra Perge,Side,Aspendos’u alır ve M.Ö.333’te de Sagalassos ve Kremna’yı da zapteder. Büyük İskenderin M.Ö. 323 yılında ölümü,imparatorluğun paylaşılmasına sebep olur. Bölgeye, M.Ö. 321 yılında komutan Antigonos hakim olur.Fakat M.Ö.301 yılında İpsos Savaşında Selefkoslulara yenilince ülkesini kaybeder. Selefkoslardan sonra bölge,Bergama krallığına ve daha sonra da Roma’ya bağlanır.
0001
 Bu durum, M.S. 395 yılına kadar devam eder. Bu yıl Roma İmparatorluğu ikiye bölünür; bölge Doğu Roma(Bizans) idaresine girer. Bu durum M.S. Xl yy. sonlarına kadar devam eder ve bu tarihten itibaren Türk hakimiyeti başlar. Roma çağında Psidia’nın her tarafında kesif bir yerleşme vardır. Bir çok yeni şehir kurulmuş, eski merkezler yeniden onarılmıştır.
1071 Malazgirt Meydan Muharebesinden sonra ise bölge; sırasıyla Selçuklular, Hamitoğulları ve Osmanlıların hakimiyeti altına girmiştir. Anadolu’ya yayılan Oğuz boyları muhtemelen 1075’lerde o zaman Psidia diye adlandırılan bölgeye ve Burdur’a yerleşmeye başladılar.
0001
İlk yerleşim yerleri Şekerpınarı-Hamam bendi mevkii olmuştur. Çoğunluğu Kınalı aşiretinden olan Türkmenler, en az 2000 çadırdan meydana gelen bir toplulukla yerleşim yerleri kurmaya başladılar. Başlangıçta kendi başlarına hiçbir devlete bağlı olmadan ve komşuları olan Bizanslılarla mücadele ederek varlıklarını sürdürdüler. Bu mücadelelerin en önemlisi
0001
Dinar yakınlarında Bizanslı Manüel Kommenos komutasındaki orduyu yenmeleridir.Bilhassa Haçlı Seferleri döneminde Selçuklu Hükümdarı I. Mesut ve II. Kılıçarslan'ın Erle ovasında bu orduyu yenilgiye uğratması Selçuklu hakimiyetini bu bölgede kolaylaştırdı. Selçuklu Hükümdarı II. İzzeddin Kılıçarslan Denizli, Uluborlu, Burdur ve Antalya'ya kadar olan bölgeyi ve Türkmen aşiretlerini idaresi altına aldı.
Fakat Türkmen aşiretleri üzerinde tam bir otorite sağlayamadı. Bölge; 1219 ve 1236 yıllarında tekrar I. Keykavus ve Alaaddin Keykubat tarafından alındı. Böylece, bölge kesinlikle Selçuklu hakimiyetine girmiş oldu. 1257 yılında Selçuklu Devleti üç kardeş arasında pay edildi. Fakat II. Alaaddin Keykubat ölünce, II.İzeddin ve IV. Rukneddin Kılıçarslan arasında paylaşıldı.
01
Ama iki kardeş arasında çıkan şavaşta Rukneddin yenildi ve Burdur kalesine hapsedildi. 1259 tarihinde hapisten çıkarak Selçuklu tahtına oturdu.
0001
Rukneddin Kılıçarslan hapis dönemi olaylarının intikamını almaya başladı. Bu yüzden huzursuzluk arttı. Bu arada Baba İlyas ve Baba İshak isyanları da devletin otoritesini sarstı. Ve nihayet Selçuklu Devleti 1303 yılında tamamen ortadan kalktı.Bu otorite boşluğundan istifade eden Selçukluya bağlı aşiret ve oymakların "Uç" Beyleri de kendi başlarına hükümet kurmaya başladılar.
Antalya ve Denizli'nin Türk hakimiyetine girmesinden sonra akın akın gelen aşiret ve oymaklar, bilhassa Kayı, Avşar, Bayındır, Büğdüz, Yazır, Yiva ve diğerlerinin toplamı 200 bin çadıra ulaşmıştı. Bu türkmen nüfusunun merkezi de Burdur olmuştur. Celaleddin Harzemşah'ın komutanlarından ve Yomut kabilesinden olan Hamit Bey, Selçukluların döneminde Burdur ve Çığralı'ya kadar olan bölgenin sınır beyiydi.
01
Selçuklunun yıkılma dönemine denk gelen Hamitoğulları Beyliğinin esas kurucusu Hamit Bey'in torunu olan Felekeddin Dündar Beydir.
0001
Bir "Uç" beyi olan Dündar Bey, beyliğini Burdur'da ilan ederek, beyliğini dedesinin adına hürmeten "Hamitoğulları" olarak duyurdu. Hamitoğullarının en parlak dönemi Dündar Bey'in zamanıdır. Beyliğin sınırları genişlemiş, Antalya, Gölhisar ve Korkuteli beyliğe katılmıştır. Burdur ili, dönemin en önemli merkezi olmuştur. Sanat, ticaret ve nakliye gelişmiştir.
01
Hızır Beyin ölümünden sonra yerine, Dündar Beyin diğer oğlu İshak Bey geçti. İshak Beyin Beyşehir ve Akşehir’e kadar beyliğin sınırlarını genişlettiğini görüyoruz. İshak Beyin 1335’te ölümünden sonra yerine oğlu Muzafereddin Mustafa Bey geçti. Onun da yerine oğlu Hüsameddin İlyas Bey 1349’da başa geçti. İlyas Bey
01
Karamanoğullarıyla savaştı; fakat topraklarını kaybetti. Germiyanoğulları'nın yardımıyla topraklarını geri aldı. Yerine geçen Kemaleddin Hüseyin Bey, Karamanoğulları’nın saldırısına uğradı. Ama Osmanlılar ve Germiyanoğulları’nın yardımıyla kurtuldu. Bu sırada Anadolu’nun Söğüt Bölgesinde gittikçe büyüyen ve kuvvetlenen ve Osmanoğulları tarafından kurulan Osmanlı Devleti dikkat çekiyordu. Osmanlı padişahı Murat Hüdavendigar Kosova’da şehit olunca yerine oğlu Yıldırım Beyazıt geçmişti. Yıldırım Beyazıt’ın hükümdarlığını başta
01
Karamanoğulları olmak üzere diğer beylikler de tanımadılar. Yıldırım Beyazıt Anadolu’ya geçerek bu beylikleri teker teker ortadan kaldırdı. Hamitoğulları Beyliğini de ortadan kaldırarak Anadolu Beylerbeyliğinin merkezi olan Kütahya’ya bağladı (1391). Böylece Hamitoğulları ve diğer beylikler ortadan kalkmış ve Anadolu’da Türk Birliği sağlanmıştır. Hamitoğullarının son beyi Kemaleddin Hüseyin Beyin oğlu Mustafa Bey, Osmanlı komutanı olarak görev almıştır. Böylece Burdur’un Osmanlı Dönemi başlamıştır.
0001
0001
Bu sütün çelerin aynısı tavana da yatay olarak yapılmıştır. Odanın girişinde yüklük boyunca zeminden alçaltılmış dar bir pabuçluk yer alır. Odanın ışıklandırılması iki yönden, iki sıralı pencerelerle sağlanmaktadır. Bunların içindeki vitray pencereler odaya ayrı bir güzellik vermektedir. Alt sıra pencerelerin dış kısımları, demir lokmalı parmaklıklı
ve düz ahşap kepenklidir. İç kısımları ise; pervazlar kalem işi çiçek motifli ve pencere ve dolap aynalarında alçı kabartma ve altın varak kaplı harflerle Osmanlıca ve Farsça olarak yazılmış birer mısralık, konağı ve sahibini öven yazılar bulunmaktadır. Binanın, Başodadan başka sofaya açılan dört odası daha vardır. Bu odaların sofaya açılan ahşap
kapaklı pencereleri, sofadan odalara ışık girmesini sağlamaktadır. Bitişiğindeki oda, bir kapı ile Başodaya geçişlidir. Güney cephede alçı şerbetlikle, ahşap tavan işlemesiyle geleneksel Türk evi karakterini yansıtan ikinci bir Başoda yer alır.