ÜYE GİRİŞİ ÜYE OLMAK İÇİN ALTTAKİ LİNK İ TIKLA

GÖLHİSAR

BURDUR İLİ GÖLHİSAR İLÇESİ
GÖLHİSAR İLÇE TANITIM
gölhisar
burdur gölhisar
gölhisar burdur
 GÖLHİSAR İLÇE TARİH 
sad
 Akdeniz'e ulaşmak istemeleridir. Ticaretin önemini kavramış olan Hitit krallığı ekonomik alanda güçlenerek hâkimiyet alanlarını genişletmek istiyordu. Biz bu durumu özellikle Telepinus yazıtlarında net olarak görmekteyiz. Diplomasi alanında ün yapmış olan Hitit kralı 1. Şubbiluluma, Arzawa Krallığıyla iyi ilişkiler kurmayı başarır. M.Ö 1200'lerin başlarında başlayan Ege Göçleri, Hitit Krallığının yıkılmasına neden olduğu gibi Arzawa ülkeside yıkımdan ve yağmadan etkilendi. III. Ramses dönemine ait bir Mısır kaynağında Arzawa'nın yağmalandığı anlatılır. Yağmacı kavimlerin, Arzawa'da soykırım yaptığını ve bölgenin ıssızlaştığı anlatılır. Bu yağmacı kavimlerden olan ve Ağlasun'u merkez edinen Sekeleşler, Gölhisar'ında içinde bulunduğu bölgeye egemen olurlar. Arzawa Hitit ilişkisini gösteren kanıtlardan biri ilçemizin yakın zamana kadar bir parçası olan,
 Altınyayla'nın sınırları içerisinde bulunan Kırkpınar Yaylasındaki kabartmadır. Bu kabartmada Hitit tanrılarına ait tasvirler vardır. Bu kalıntıların yakınında bulunan Balboura kentine de Hititler Walwara adını vermişlerdi. Frigler Dönemi Frigler döneminin başlangıcında müttefik yağmacıların bölgeyi talana çevirdiğini biliyoruz. Fakat Gölhisar'ında içinde bulunduğu bölgede Frig hâkimiyetinin ne kadar sürdüğü konusunda bilgilerimiz azdır. Buna rağmen Uylupınar da Frig dönemine ait seramikler çıkmıştır. Lidyalılar Dönemi Lidyalılar, M.Ö 690'da Frig Devleti'ni ortadan kaldırınca, Batı Anadolu'ya da egemen oldular. Heredot'un, ünlü tarih kitabından Lidya kralı Kroisos döneminde, sınırlarını Likya ve Kilikya dışında, Kızılırmak'ın batısına kadar genişlettiklerini öğreniyoruz. Yani Pisidya da Lidya egemenliğine girmiştir. Lykialar Dönemi Lykialar döneminden, 
Bizans İmparatorluğu'nun ilk dönemine kadar, Gölhisar tarihi ile Kibyra tarihinin eş anlamlı olduğunu görüyoruz. Kibyra'yı, Milyas'dan gelen (Bucak - Kacaaliler) kolonistler kurmuştur. Milyas'ı kuranlar Girit Kökenlidir. Girit'in başkenti olan Knossos'un kent surları yoktu. Bu durum güçlülüğün simgesidir. Kibyra'nın simgesi olan, yere uzanmış slan figürü veya heykeli de güçlülüğün ve mağrur halin simgesidir. Bu durum ve psikolojik hal, Kibyra'yı kuranların Girit kökenli olduğunu kanıtlar Kibyra'nın içinde bulunduğu coğrafi bölgeye antik dünyada Kabalia adı verilmektedir. Kabalia bölgesi, Frigya, Pisidya, Lykia ve Pamphilia arasında kalmış küçük bir bölgedir. Ünlü coğrafyacı Strabon, Kibyra'nın hiçbir zaman Lykia'ya dahil olmadığını anlatır. Strabon'un verdiği bilgilere göre, Kibyra kenti Pisidialarm saldırısına uğramış ve kenti ele geçirmelerinden
 sonra yerleşim yerini değiştirmişlerdir. Arkeolog T. Corsten bu ayrımı verdiği bilgilerle teyit etmiştir. Pisidialıların kenti ele geçirmesinden sonra, Kibyra'nın güçlenme ve gelişme dönemi başlar, Bozburun'a (Peraia) ve Bucak'a (Milyas) kadar yayılır. Kibyra'nın bu gücü aynı zamanda bir çekim gücü de oluşturarak, Boubon, Balbaura, ve Oeno-anda şehirleriyle birlikte "tetrapolisi " oluşturmuşlardır. Bu durum, Anadolu'da ki ilk çok şehirli cumhuriyet rejimidir. Diğerlerinin birlik içerisindekilerin bir oyu varken, Kibyra'nın güce ve çekiminden dolayı iki oyu vardı. Demir işçiliğinde ve at yetiştiriciliğinde bölge önemli bir yere sahipti. Kibyra'nın demircilik, debbağlık ve kerestecilik yönlerinden büyük gelişim göstermesi üzerine rakibi Temizoniyom (Tefenni) önemini yitirir. Kibyra'da önemli bir "Dios-kouroi" kültürü vardı. Zeus'un çocukları olan çeşitli tanrılara inanılırdı. Zeus'un çocukları olan (delikanlıları) tanrıların figürlerine kent kalıntılarında rastlanır.
 Tetrapolisi oluşturan diğer şehirler hakkında kısaca bilgi verecek olursak; Balbaura 1500 rakımlı Asar Tepe üzerine inşa edilmiştir. Pisidia ve Lykia bölgelerinin arasında yer alır. Lu-wi dilinde "Büyük Walwa " anlamındadır (Wal-vva'nın anlamı bilinmemektedir). Kentin adı, Hitit kaynaklarında sıkça geçer. Kent, Altmyayla'nın 6 km güneydoğusunda bulunan Asar tepesindedir. Ege göçlerinin yıkıcılığı ve vahşeti üzerine yurtlarından kaçan bazı Aka boyları, Ege Denizi'nin kıyısında bulunan Anadolu kıyılarına yerleşir. Asar tepesinde çıkarılan submiken çanak-çömleği ve mezar yapıları Akaların buraya yerleştiğinin kanıtıdır. Strabon, kentten söz eder. Tetrapolislik dağıldıktan sonra Balbaura güvenlik gerekçesiyle Lykia birliğine katılmıştır. Bizans dönemindeki ki lise kayıtlarında kentin adı geçmektedir. Ele geçirilen lahitlerde yatan aslan kabartmalarının bulunması
 Kibyra'nın etkisini gösterir. Balbaura en güçlü zamanında, Söğüt Gölü ve çevresine kadar etkisini göstermiş ve çevre köylere egemen olmuştur. Kentin agorası, tiyatro ve akropolü günümüze kadar ulaşmıştır. Boubon İbecik Köyünün 1305 rakımlı Dikmen tepesinde kurulmuştur. Yakın zamana kadar, kaçak kazılar sonucunda yağmalanmıştır. M.Ö. 2.yy' da adı geçmekte ve bölgede asayişi sağlamada önemli bir yere sahiptir. Kentin günümüze kadar ulaşan kısımlarında ise tapmak, mezar odası ve kenti çevreleyen molozlar yer alır. Kent Likya'ya katıldıktan sonra, Roma İmparatorluğu'nun egemenliğine girmiştir. 1967,1990 ve 1993 yıllarında üç kez kazı yapılmasına rağmen yapılan kazılar ve çalışmalar yetersizdir. Boubon sözcüğü eski Hellen dilinde "kasık" anlamındadır. Bu söz kasıkta çıkan çıbanı, uru anlatmak için de kullanılırdı. Oinonda Luwi dilinde, Oinonda; üzüm, bağ, şarap anlamındadır. Oinonda kenti, İncealiler köyünün 2 km batısındadır. 
Kent Kibyra ile Fethiye (Megri) yolu üzerindedir. M.Ö 2 yy'da Tetrapolise dahil oldu. Tiyatro, kaya mezarları, suru ve su sarnıcı günümüze kadar ulaşmıştır. Persler Dönemi Anadolu'da, Lidya hâkimiyetine M.Ö. 546'da Persler tarafından son verildi. Anadolu'yu vergi alma, buğday yetiştirme ve koyun yetiştiriciliğinde kullanmaya başladılar. Persler, Anadolu'yu satraplıklara (eyaletlere) ayırdılar. Persler, Pisidya bölgesini de satraplık olarak teşkilatlandırdı. Heredot, Pisidya kentlerinin Pers imparatorluğuna 400 gümüş talenetlik vergi verdiklerini yazar. I. Artakserkses (MÖ 405-359) döneminde Pisidyalı-lar, çevre bölgelere akm yapmaya başladılar. Bundan dolayı I. Artakserkses ve Kiros, Pisidyalıları Anadolu'daki egemenliklerini sarsan bir unsur olarak gördüler ve onlarla geçici antlaşmalar yapmak zorunda kaldılar. 
10.jpg
Buna rağmen Pisidyalılar, Perslere karşı yapılan çeşitli bölgelerdeki ayaklanmaları da desteklemişlerdir. Hellenistik Dönem Büyük İskender, M.Ö. 334'te Çanakkale Boğazını geçerek Anadolu'yu istilaya etmeye başlar. Biga çayı kıyısında Pers ordusunu dağıtır. Hızla Anadolu kentlerini zapt etmeye başlar. Milet'i ve Bodrum'u ele geçirdikten sonra Likya kentleri direnmeden teslim oldular. Büyük İskender Lik-ya'dan sonra Pisidya'ya yönelir. Milyas'a saldırır. Milyas ve çevresindeki Pisidya oymaklarını yenilgiye uğratır. Antalya (Pamfilya) körfezindeki kıyı kentlerini (Perge, Side ve Aspendos) aldıktan sonra Frigya'ya saldırmak için kuzeye yönelir. Saga-lassos'u (Ağlasun) alır. Pisidya ve Pamfilya'yı birleştirerek aynı satraplık altında toplayan İskender, bölgeyi yönetmesi için ünlü komutanı Antigo-nus'u atadı. Antigonus M.Ö. 301'de ölünce General Selevkos bölgenin yönetimini ele alır. Yöre M.Ö. 190'da Bergama Krallığının eline geçti. Pisidya'da, Bergama Krallığı'nın hakimiyeti 112 yıl sürmüştür. .
11.jpg
 Bergama Krallığı sona erince M.Ö. 2. yy'da Kibyra kenti Tetrapolisi oluşturdu. Kibyra'da yapılan savunma duvarı bu döneme aittir. Romalılar Dönemi Komutan Manius Aguilius, M.Ö. 183'te Kibyra önlerine gelerek kenti kuşatır. Şehir yönetimi haraç vermek zorunda kalır. Manius Aguilius Kiby-ra'dan sonra Dengere, Söğüt üzerinden ilerleyerek İstanos ve Termesos kentlerini alır. Aynı zamanda Roma'da konsül olan Manius Aguilius, Roma'daki siyasi işlerinden dolayı aniden İtalya'ya dönünce Kibyra tekrar Bergama Krallığının eline geçti. M.Ö. 82 yılında Romalı komutan Mu-rina, Mitritades Savaşıyla Kibyra'yı alır. Murina bir düzenleme yaparak, Kibyra'nın oluşturduğu birliği dağıtmıştır. Birlik içerisindeki kentleri de Likya birliğine bağlamıştır. Bu tarihten sonra Kibyra hızla gelişti. Özellikle Kibyra'nın üretim gücü ve zenginliği sayesinde yargılama merkezi ve büyük konventuslardan biri oldu. Kibyra ve çevresi M.S. 23'te meydana gelen depremle sarsıldı. Bu yıkım yüzünden, İmparator Tiberius'un emriyle, Kibyra'nın mali ve mimari yönden güçlenmesi için üç yıl vergiden muaf tutuldu. Fakat M.S. 417'de tekrar şiddetli bir depremle bölge ve kent sarsıldı. 
gol55.jpg
Gölhisar ve Çevresi antik dünyada en parlak çağını Romalılar döneminde yaşadı. Roma'nın parçalanmasından sonra yöre Doğu Roma İmparatorluğu'nun (Bizans) eline geçti. Kentin bu günkü kalıntılarını oluşturan tiyatro, agora, odeon, bazilika ve mezar yapıları Romalılar dönemine aittir. Doğu Roma İmparatorluğu zamanında kent kurulduğu tepelik alandan aşağıya doğru kaymaya başlamıştır. M.S. 417'deki deprem Kibyra'nın sonunu hazırlamıştır. Cbyra'da Tarihi Kalıntılar Cbyra'daki (Kibyra) tarihi eserler şunlardır; tiyatro, odeon, agora, bazilika, köprü, hamam, su kemeri, çeşme, stadion, mezarlar ve ev kalıntıları Alimne'deki tarihi yapılar ise şunlardır:Köprü, lahitler, ev kalıntıları Boubon daki eserler; tiyatro, nekropol, agora, heykeller ve akropolistir. Ayrıca İbecik kaya mezarı (aslan kabartmalı ve iyon revaklıdır), Uylupınar kaya mezarı (Likya ev stili tarzındadır), Pırnaz kaya mezarı (Likya ev stili tarzındadır) Sorkun Höyüğü, Uylupınar Höyüğü (Frig tesiri barizdir ve bulunan seramikler tasvirlidir), Luba (Pırnaz da bulunan merkezdir. Lahitler,
gol54.jpg
 kaya mezarları ve sütun parçaları bulunmaktadır) Stadion: Stadyum; atletizm yarışmalarının yapıldığı yer. Bir ucu yarım dairesel biçimde sonlanan uzunlamasına bir dikdörtgen plana sahiptir. Akropolis: Kentlerin yüksek kesiminde yer alan özel bölge. Nekropol: Mezarlık. Odeon: Müzik dinlemek için yapılan özel yapı. Küçük bir amfi tiyatro biçiminde ve üstü örtülü olarak yapılırdı. Bazilika: Uzunlamasına gelişmiş mekan düzenine sahip, sütun dizilerince taşınan yapı türüdür. Bazilika din-dışı kamusal işlevlere hizmet eden yapılardır. Agora: Kamusal, yönetimsel ve ticari merkezi niteliğinde olan alan Selçuklular Dönemi Moğol baskısının önünden kaçıp Anadolu'ya gelen Türk boyları (Büyük çoğunluğu Oğuz'dur), yerleşmeye başladılar. Gölhisar ve çevresinde de Türk varlığının etkisini göstermesi bu ikinci Türk göçünden sonra başlar. Gölhisar ve çevresindeki köy adlarını incelediğimizde ve tarihi belgeleri karşılaştırdığımızda bu görüşümüzün kanıtlandığını görürüz. 1071-1100 yılları arasında Anadolu'ya gelen Kınalı Aşireti, tarihi Pisidya'ya (Göller Yöresi) yerleşir.
gol53.jpg
 Tarihi kaynaklar Pisidya bölgesinde takriben 2.000 Türkmen çadırının olduğundan bahseder. Burdur ve Gölhisar arasında Kınalı aşiretinin varlığı sürerken daha sonra yörenin adı Tirkemiş (Türkümüş ) olur. Ahmet Vefik Paşa, Lehçe-i Os-mani'de bu durumu belirtir. Burdur ve Gölhisar çevresine yerleşen Türkmenler, kendi başlarına ve hiçbir devlete bağlı olmadan yaşayabilmiş özellikle komşu Rumlarla savaşarak topraklarını genişletmişlerdir. Türkiye Selçuklu Devleti'nin varlığının hissedilmesi 1172'de II. İzeddin Kılıç Arslan dönemine rastlar. II. Kılıç Arslan 1177'de yöreye yerleşmiş olan Türkmenler üzerine hakimiyet sağlar. III. Kılıç Aslan Isparta'yı aldıktan ve 1205'de Gölhisar'ı içine alan havaliyi ele geçirdikten sonra Hamit Bey idaresindeki Türkmenleri buralara yerleştirmiştir. Gölhisar'ın da içinde bulunduğu bölge, Türkiye Selçukluları tarafından itaat altına alınması için 1219 ve 1236'da I. Keykavus ve Ala-addin Keykubat döneminde yeniden fetih hareketlerine sahne olur.
gol51.jpg
gol50.jpg
AS
gol5.jpg
1867 idari ıslahatında Tefenni'ye bağlı nahiye durumuna getirilir. 86 yıl nahiye olarak kalan Gölhisar Horzum ve Armutlu köyleri birleştirilerek 1953 yılında ilçe yapıldı. NOT: Kurtuluş Savaşı sırasında Gölhisar'da iki olay mevcuttur. Bunlardan birincisi İtalyan askerinin Pırnaz'ın "Gavur Döndü" mevkiine kadar gelip geri dönmesidir. İkincisi ise Düzenli orduya geçmeyi reddeden Demirci Mehmet Efe'nin, Keçiborlu'nun İğnecik köyünde milli kuvvetlerin baskınına uğraması sonucu Burdur taraflarına kaçması ve buralarda tutunamaması üzerine Gölhisar'ın köylerine sığınmasıdır. Gölhisar'da da tutunamayınca Acıpayam'a geçer ve yenilgiye uğrar. ölhisar'a Yerleşen Türkmenler Elimizdeki tarihi kayıtlara göre, Gölhisar'ın da içinde bulunduğu bölgeye 1071-1100 arasında Kınalı aşireti gelerek yerleşmiştir. Yörenin daha sonra adı Tirkemiş olur. İstanbul Topkapı arşivinde bulunan 1522 tarihli Defter-i Mufassal-ı Liva-ı Ha-mit adlı kaynakta Tirkemiş aşiretinin
 yöreyi otlak meselesi yüzünden terk ettiğini yazar. Hamitoğulları Beyliğinin isim babası Hamit Bey, Harzemşahlarm, Yomut kabilesindendi. Celaled-din Harzemşah'm yanında Anadolu'ya gelen Hamit Bey, O'nun 1231 yılında öldürülmesi üzerine beraberindeki kuvvetler ile önce Suriye'ye geçti. Eski kaynaklarda Hamitoğullarınm, Mısırlı olarak gösterilmesindeki hata buraya dayanır. Hamit Bey, Suriye'den sonra Anadolu'ya geçerek Selçukluların yönetimine girmiştir. Hamit Bey aşireti ile Selçukluların en zayıf yeri olan Burdur-Denizli arasına gelir. Aşiret Gölhisar'a kadar yayılır. Bundan dolayı Gölhisar'dan kuzeye, Dinar'a kadar olan çizgide Horzumlulara rastlanır. Bugün Anadolu'da yaşayan Horzumlular, Harzemşahlılarm torunlarıdır. 1787'de Burdur kadısı ve Tirkemiş Hassı Voyvodasına gönderilen bir fermanda konar-göçer 
Horzum Cemaatinden bahs edilmektedir. 1830'lu yıllara ait bir emirde de bir kısmının Aydın-Kuyucak'ta bir kısmının da Burdur'da olduğu anlaşılmaktadır. Horzumluların konar-göçer olmaları bazen de başlarına dert olmuştur. Yerleşik hayata geçmiş kesimlerin şikâyetleri yüzünden 1713'de Kıbrıs'a yerleştirilmeleri düşünülmüşse de bazı olaylardan dolayı 1727'de gönderilen bir emirle sürgün kaldırılmıştır. Gölhisar ve çevresine yerleşen ikinci Türkmen boyu ise Yıvalardır. Bu boy XVII. YY'dan sonra buralardan bilmediğimiz nedenlerden ötürü çekilmişlerdir. Avşarlar ise Acıpayam ve Gölhisar arasına yerleşmişlerdir. Çamköy'ün çekirdek yapısını "Resul Avşarları" oluşturur. Bu yöredeki avşarlar özellikle Germiyanoğulları ile yaptıkları savaşlarla meşhurdur.
 Gölhisar'a ve Dirmil'e ait eski türkülerde Avşarlara olan hayranlık belirtilir. Bu türkülerde Avşar kavramı mertlik, adalet, dürüstlük ve kahramanlığın sembolüdür. Yamadı, Hisarardı ve Uylupınar köylerini Bur-hanlı Türkmenleri kurdu. Burhanlılarm aslı Güneydoğu Anadolu Türkmenlerine dayanır. Gölhisar ve çevresine yerleşmeden önce Çukurova'ya yerleşmişlerdir. 1775'de bir kolu Gölhisar'ı terk ederek Mersin'e yerleştiler ve Burhanlı köyünü kurdular. Dalaman yörükleri İbecik köyünü kurdular. Çameli, Gölhisar ve Mut Tahtacı Türkmenleri Kargalı köyünü kurmuşlardır. Hacıveliler ve Kutludoğmuşlar adlı Türkmen aşiretleri ise Gölhisar'ın merkezine ve köylerine dağılmıştır. Hisarın yıkılmasından sonra, Armutlu'ya yerleşen Türk ailelerine ise şehirli denilmektedir. Sarıkeçililer ise Horzumlular ile birlikte gelip Gölhisar'a yerleşmişlerdir. Bazı Tarihi Kaynaklarda Gölhisar "Gölhisar, Burdur (Tirkemiş ilçesi) nahiyesidir." Defter-i Mufassal-ı Liva-i
 Hamit-1522 Topkapı Arş. "Gölhisar, Konya vilayetinin Burdur'a bağlı Tefenni ilçesinde ve vilayetin batı sınırında küçük bir gölün doğu sahilinde nahiye merkezli bir küçük kasaba olup, nahiye 15 köyden oluşmaktadır. Nahiyeye ismini kazandıran gölde avcılık yapılır." Kamusu'l Alam (Şemsettin SAMİ) "...Burası dört bir yanı su ile çevrili küçük bir kasabadır. Gölde bol miktarda kamış yetişir. Kasabanın tek bir yolu vardır ki, bu da kamışlık ile göl arasında açılmış ve sadece bir atlının geçebileceği köprü gibi bir yoldur. Kasaba suyun ortasında yükselen bir tepe üzerinde kurulmuştur. Bu sebeple ele geçirilmesi güç, metin bir kale görüntüsündedir. Burada ahilerden birinin tekkesine indik. Gölhisar'ın hükümdarı Mehmet Çelebi'dir. Çelebi Türk dilinde "efendim" manasına gelir. Bu zat, Eğridir hükümdarı sultan Ebu İshak'ın kardeşidir. Şehre indiğimiz vakit, orada bulunmuyor idi.
 Burada birkaç gün kaldıktan sonra o da döndü ve bize geniş ölçüde iltifat ederek yol harcımızı gördü, binekler verdi. Oradan Karaağaç yoluyla ayrıldık...." İbn Batuta Seyahatnamesi s. 13 Adı Nereden Geliyor? Antik dünyanın en önemli merkezlerinden biri olan Anadolu çeşitli kavimlerin ve medeniyetlerin merkezi olmuştu. Bu haliyle Anadolu çevresini aydınlatan bir güneşti. İbn-i Haldun'un ünlü eseri Mukaddime'de "Anadolu'nun bereketli topraklar üzerinde olması ve medeniyet alanında ilerlemiş olmasından dolayı, çevresindeki kavimlerin istilalarına uğrayarak çöküntüler yaşaması" anlatılır. Gölhisar tarihinin derinliklerine indiğimiz de Anadolu tarihinin genel özelliklerini görebiliriz. Yaratılan medeniyet, ardından istila, vergiye bağlanmış bir sömürge ya da sönükleşen, ıssızlaşan mekan. . . . Gölhisar yer olarak, Karya, Likya, Pamfilya ve 
4.jpg
Kilise3.jpg
Ovanın tamamı sulanmaktadır. Diğer ovaları ise İbecik ovasıdır. İlçenin en önemli akarsuyu Dalaman Çayıdır. İlçemizin sınırları içerisinde Yapraklı Barajı mevcut olup, inşaatı 1985 yılında başlamış ve 1991 yılında bitirilmiştir. Barajın alanı 6.50 Km2 dir, sulama kısmen 1993 yılında başlamıştır. Barajın gayesi sulama amaçlı olup, Gölhisar ovasında 7663 Ha. Acıpayam Ovasında 12896 Ha. olmak üzere toplam 20.559 Ha. Araziyi düzenli olarak sulamaktadır. Gölhisar sulama şebekesi yer altı borulu sistem olup 222.662 Mt.dir. İki adet açık kanal mevcuttur. İlçemizin sınırları içindeki gölü Uylupınar Gölü’de denilen Gölhisar Gölüdür. Gölün genişliği 7 Km. olup, en derin yeri 6 metredir. Gölün ortasında 200 dönüm genişliğinde eski bir kale olan bir yarımada mevcuttur. Gölde balıkçılık yapılmaktadır. Gölün suyu tatlı olup, az miktarda yayın, sazan ve tatlı su levreği bulunmaktadır.
kiby7.jpg
Kilise1.jpg
 İlçemizde küçük çaplı el sanatları ve küçük tamir atölyeleri bir süt işleme ve iki tekstil atölyesi ve 2 beton santralı dışında gelişmiş sanayi faaliyeti yoktur. Uylupınar köyünde krom madeni çıkarmak için fizibilite çalışmaları bir özel sektör firmasınca yürütülmektedir. İlçe merkezinde T.C Ziraat Bankası ve İş Bankası olmak üzere 2 banka şubesi mevcuttur.Ayrıca Tarım kredi Kooperatifi çiftçilerimizin kredi ve araç gereç gibi ihtiyaçlarını karşılamaktadır. Ayrıca pancar önemli bir gelir kaynağı olduğundan Pancar Bölge şefliği ve alım merkezleri vardır. TMO ise alım sezonlarında geçici istasyon açarak alım yapmaktadır.Yine İlçe merkezinde ve 7 köyümüzde tarım, hayvancılık (özellikle süt hayvancılığı) ve ormancılıkla ilgili işbirliği içinde çalışma yapmak üzere kurulmuş
Kilise9.jpg
 Tarımsal Kalkınma Kooperatifleri vardır. İlçemiz geçiş iklim bölgesinde olduğundan, geçiş bölgesinde yetişen tüm ürünler yetişmektedir.Bunlar, buğday, arpa, yulaf, mısır, kavun, karpuz ve soğan gibi tarla bitkileri, şeker pancarı, anason, çörekotu, fasulye ve patates gibi sanayi ürünlerinin yanı sıra yonca, korunga, fiğ ve hayvan pancarı gibi çayır ve mera bitkileridir. İlçemizde ayrıca elma, armut, kayısı, vişne, erik, ceviz, iğde ve dut gibi meyvelerde yetişmektedir.Yapraklı barajının üretime girmesinden sonra her geçen yıl ürün çeşidi ve verimi artmaktadır.İlçemizde sulama işlerinden, Yapraklı Barajıyla ilgili olan Gölhisar Sulama Birliğince, yer altı sulamalarını Toprak Su Kooperatifi yürütmektedir. İlçemizde toplam 8.650 adet büyükbaş, 16.450 adet küçükbaş ( Keçi: 8.800, Koyun: 7 .650 ) ve 11.671 adet arı kovanı bulunmaktadır. Ayrıca Yapraklı Barajında kafes balıkçılığı şeklinde alabalık üretimi ile Dalaman Çayı alabalık yavru üretimi yapılmaktadır. 
gol9.jpg
 Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) veri tabanı sonuçlarına göre nüfusun Belediye ve Köylere göre dağılımı şöyledir. Gölhisar ilçe Merkezi Nüfusu : 13 502 ( E: 6 822 – K:6 680 ) Yusufca Kasabası Nüfusu : 1780 İbecik : 981 Belediyeler Toplam Nüfusu :16 263 dür. Geri kalan 4979 kişi de köylerde oturmaktadır. Anadil Türkçe olup, başka dil konuşan yoktur. Köylerin nüfusları ise şöyledir. Köy Adı Nüfusu 1 Asmalı 413 2 Çamköy 772 3 Elmalıyurt 655 4 Karapınar 119 5 Kargalı 228 6 Evciler 310 7 Sorkun 142 8 Yamadı 268 9 Yeşildere 1253 10 Hisarardı 300 11 Uylupınar 519 TOPLAM 4979 Nüfusun mesleklere göre dağılımına bakıldığında % 85’ nin küçük çiftçilikle uğraştığı görülür. Her çiftçi toprağa bağlıdır.Bundan dolayı hayvancılıkta yapmaktadırlar. Çiftçilikle uğraşan bu nüfusun bir kısmı toprakların yetersiz olmasından dolayı yaz aylarında Ege ve Akdeniz Bölgelerinde pamuk işçiliği yaparak geçimlerini temin etmektedirler.İlçemiz orman işletmesinde orman içi kesim bakım ve ağaç dikim konusunda gerekli iş gücünü yerli kaynaklardan sağlayarak 1500 kişilik bir istihdam kapasitesi yaratmaktadır. Ziraat Odasına kayıtlı 8900 çiftçi vardır. Esnaf ve Kefalet Kooperatif ine kayıtlı 546 esnaf bulunmaktadır. Gölhisar İlçesinde bir serbest tabip, altı eczane, iki mimar, sekiz Avukat, sekiz Muhasebe Bürosu, yirmi oto tamircisi, dokuz adet hızar ve marangoz atölyesi ve bir noter mevcuttur. Okuma - yazma seferberliğinin başlatılmasından önce okuma-yazma bilmeyenlerin nüfusa oranı %20 iken, okuma-yazma kursları sonunda bu oran 0.5’ e düşürülmüştür.Nüfusun %99.5 okuma-yazma bilmektedir.